Call (2020)

Tüm dünyâ ile aynı anda ülkemizde de 27 Kasım îtibâriyle Netflix üzerinden gösterime giren film, yılın korku-gerilim türündeki başarılı çalışmalarından biri olabilir mi?

Matthew Parkhill'in 2011 târihli eseri "The Caller" ile aynı temelden yola çıkan film kanımca hayli farklı bir havaya sâhip. Bir kere oyunculuklar daha inandırıcı, hâliyle etkileyici. Üstelik burada, geçmişteki karakterle daha fazla bağ kurabiliyor, davranışlarının altında yatan sebepleri bir nebze anlayabiliyoruz. Bu yıl; yine Netflix üzerinden; seyrettiğimiz "#Alive" adlı G. Kore yapımıyla hâlâ hâfızalarda tâzeleğini muhâfaza eden Park Shin-hye ile Lee Chang-dong'un bol ödüllü filmi "Burning"deki rolüyle hatırladığımız Jong-seo Jun telefonun iki ucundaki karakterler olarak hârika iş çıkarmışlar. Film gerçekten sürükleyici. Esâsında yayımlandığı platform sebebiyle "Eh!" diyebileceğim bir iş bekliyordum doğusu. O açıdan beni şaşırttı, derdim ki meğer beyazperde için çekilmiş, ama pandemi hasebiyle Netflix üzerinden servis edilme karârı verilmiş.

Bu arada, olay-zaman-mekân vb. bağlamda bilimsel gerçeklik arayanlar için muhakkak hayal kırıklığı olur bu gibi filmler. Zâten dikkat ederseniz, hemen hiçbir kaynakta, yer aldığı türler arasında "bilim kurgu" geçmiyor; yani öyle bir iddiâsı yok. Gizem-gerilim (korku) olmakla birlikte; zamanda sıçrama detayıyla bir nev'i "fantastik kurgu" da sayılabilir.

Film sona ererken birden fazla şaşırtmaca art arda geliyor. O yüzden sabırla bekleyin ve ufak çapta bir baş dönmesine hazır olun. Oysa en büyük sürpriz (plot twist) ortalarında saklı duruyor olabilir.

Film hakkında "Müthiş!" ile "Eh işte!" arasında gidip geliyorum. O sebepten hâlâ notunu verebilmiş değilim. Seyrederken her ne kadar büyüsüne kapılıp atmosferi iliklerime değin hissetmiş olsam da içimden bir ses sürekli "Bir şeyler eksik ya da tuhaf." diye fısıldıyordu. Zamanda yolculuk vb. temalı bilim kurgu filmlerden âşinâ olduğumuz türde; akla, mantığa, olağana aykırı; kanıt bulma hevesiyle alâkalı bir durum değil bu. Bir anda, noktada kırılma yaşadım âdeta. Aslında seyrederken de bu durumun az çok idrâkindeydim, ama sonunu görmeden ahkâm kesmek hatâ olurdu. Bittikten sonra dönüp o sahneye tekrar baktım.

(Bundan sonrası filmin gidişâtı, sonu, gizemi ve daha bir sürü şey hakkında ileri derecede bilgi ve ipucu içerir. O sebepten, filmi seyretmeyenlerin aşağıdaki kapalı metni görmezden gelmesini salık veririm.)

[SPOIL] [SPOIL] [SPOIL]

Seo-yeon, Young-sook'a üvey annesi tarafından öldürüleceğini haber verir. Netîcede Young-sook, şaman teyzeye bıçağı saplar, ortalığı kan götürür. Bir daha ne ceset görüyoruz, ne de bu konuyla ilgili bilgi ediniyoruz. Eğer üvey anne ölmüş olsaydı, günümüzde Seo-yeon'un bulunduğu dünyâ (Evi, saçları falan...) değişmeliydi. Oysa her şey; saçından, üzerindeki kıyafete kadar; aynen yerinde duruyor. Hâlbuki Seo-yeon'la hiçbir temâsı olmayan hurdacının ölümü dahi birçok değişikliğe vesîle olmuştu. Peki nasıl olur da daha önce -çocukluğunda- yüz yüze geldiği bir insanın -muhtemel- ölümü bir etkiye sebep olmaz? O vakit ya şaman teyze ölmedi, ya da zâten...

Seo-yeon'un, duvardaki çerçeveyi yerine asmak için uğraşırken fark ettiği o girişi örtülmüş "alt" kat ve açtığı delikten bakış attığı sahne sâdece bende "bilinçaltı" çağrışımı yapmış olamaz, değil mi? Filmde annelerin adı hiç geçmiyor. Sonuçta ikisinin de -farkı yerlerde ve şekilde de olsa- el ve boyun bölgesinde kesikler var. Kezâ sonda, bodrumdaki o çarşaflı sahne... Kim bilir, belki de sâdece Seo-yeon ile Seo-yeon'un ya da Young-sook ile Young-sook'un filmidir bu.

Hakezâ Seo-yeon'un babasının ölüm târihi de kafa kurcalıyor. Her ne kadar Netflix çevirmeni şahıs ısrarla "31 Kasım 1999" diye çevirse de TV'deki yılbaşı kutlamalarından tutun; Seo-yeon araştırma yaparken odaklanan kamerada, gazete kupüründe; bâriz şekilde "12.31" ibâresi görülüyor. Yine sabırsızlıkla bekleyen Seo-yeon, saati kontrol etmek istediğinde cep telefonun ekranında da "12.31"i fark etmek mümkün. He, adamın mezar taşında 11 Aralık yazıyor, o da ayrı bir konu.

Bu tezleri destekleyecek ya da aksini ispatlayacak gözlemde bulunduysanız benimle de paylaşın lütfen. :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A Taxi Driver (2017)

The Witch: Part 1 - The Subversion (2019)

Dear Ex (2018)