Kayıtlar

Call (2020)

Tüm dünyâ ile aynı anda ülkemizde de 27 Kasım îtibâriyle Netflix üzerinden gösterime giren film, yılın korku-gerilim türündeki başarılı çalışmalarından biri olabilir mi? Matthew Parkhill'in 2011 târihli eseri "The Caller" ile aynı temelden yola çıkan film kanımca hayli farklı bir havaya sâhip. Bir kere oyunculuklar daha inandırıcı, hâliyle etkileyici. Üstelik burada, geçmişteki karakterle daha fazla bağ kurabiliyor, davranışlarının altında yatan sebepleri bir nebze anlayabiliyoruz. Bu yıl; yine Netflix üzerinden; seyrettiğimiz "#Alive" adlı G. Kore yapımıyla hâlâ hâfızalarda tâzeleğini muhâfaza eden Park Shin-hye ile Lee Chang-dong'un bol ödüllü filmi "Burning"deki rolüyle hatırladığımız Jong-seo Jun telefonun iki ucundaki karakterler olarak hârika iş çıkarmışlar. Film gerçekten sürükleyici. Esâsında yayımlandığı platform sebebiyle "Eh!" diyebileceğim bir iş bekliyordum doğusu. O açıdan beni şaşırttı, derdim ki meğer beyazperde için çekil

Hanji (2011) [İnceleme]

Resim
  Hanji ( 달빛 길어올리기 / Scooping Up The Moonlight ) Hanji, yani "Kore(nin) kâğıdı" bölgeye özgü bir tür dut ağacından doğal yollarla yapılan ve yazı, baskı gibi işlevlerinin yanı sıra vaktiyle evlerin kapılarını, duvar ve pencerelerini kaplamak için de kullanılan, hatta türlü eşyâ yapımına malzeme olan, üstelik bin yıl dayanıklı olduğu iddiâ edilen geleneksel bir kâğıt türüdür. Soldan sağa: Park Joong-Hoon, Ye Ji-Won, Kang Soo-Yeon. KONU Alt kademe memur Pil Yong (Park Joong-Hoon), gayrimeşrû ilişkisini öğrendikten sonra felç geçiren eşine (Ye Ji-Won) karşı suçluluk hissetmekte, ama ona bakmakta zorluk çekmektedir. Emekli olmadan önce terfi almayı umar. Hem bu niyetle, hem de âilesi nesiller boyunca kâğıtla meşgul olmuş eşiyle yakınlaşmak için "hanji" ile ilgili birime dâhil olur. Böylece yeni başkanın dikkatini de çekebilecektir. Görevi, Joseon kayıtlarının kopyalarının restorasyonuna kâğıt temin etmektir. Aynı dönemde, belgesel yapımcısı Ji-Won (Kang Soo-Yeon) d

Melancholic (2018) [Festival]

Resim
Merankorikku ( メランコリック )   Yönetmen   Seiji TANAKA Senaryo   Seiji TANAKA Oyuncular Yoji MINAGAWA (Kazuhiko NABEOKA), Yoshitomo ISOZAKI (Akira MATSUMOTO) Mebuki YOSHIDA (Yuri SOJIMA) Tür Suç, gerilim, dram. Japonya, 114' 31. Tokyo Uluslararası Film Festivali [TIFF-JP] (En iyi sıçrama yapan yönetmen) 21. Udine Uzakdoğu Film Festivali [FEFF] (Beyaz Dut - En iyi ilk film)   Kaynak: AsianWiki Dinamik bir yeni yönetmen, harika bir senaryo, bir doz kara mizah, bir aşk hikâyesi ve bir tutam aksiyonu bir araya getirin. Ve işte; artık bir kült filminiz var! ( FEFF ) TANITMA FİLMİ KONU Japonya'nın önde gelen üniversitelerinin birinden mezun olmuş otuz yaşındaki Kazuhiko Nabeoka (Yoji Minagawa) umduğunu bulamayıp yıllarca işsiz gezdikten sonra hamamda çalışmaya başlar. Bir gece, paydostan sonra içeride hâlâ birilerinin olduğunu fark eder ve mekânın aslında yakuza tarafından insanları infaz etmek için kullanıldığını öğrenir.         Yazar-yönetmen Tanaka Seiji'nin ilk uzun metr

Tik Tok (2016) [İnceleme]

Tik Tok Jing tian da ni zhuan / Shocking Reversal Yaklaşık üç yılı bulan prodüksiyon aşamasında ismi birkaç kez değişen filmin Çin'deki adı son olarak 惊天大逆转 , yani Jing tian da ni zhuan olmuş. Netflix (Türkiye)'te ise "Tik Tok" adıyla gösteriliyor. (Söz konusu Çin olunca zâten "Tik Tok" da bir nev'i viral reklam kokuyor yani.) Adının bire bir İngilizce kaşılığı ise "Shocking Reversal" aslında. Evet, görüldüğü üzere gayet iddiâlı bir isim seçilmiş. Yani -âmiyâne tâbirle- terse yatırmaları, hikâyedeki bükülmeleri, şoke edici olayları daha baştan haber veriyor. Peki bu iddiâsında haklı mı? Edebiyattaki terditler gibi, sinemada da ters köşe diyebileceğimiz örnekler fazlasıyla mevcut. Birçoğu bittikten sonra ağzımız açık, donmuş vaziyette kalakalmışızdır. Sırrı/esrârı ifşâ olduktan sonra değerinden bir şey kaybetmek şöyle dursun, bilâkis, hayrınlığımızı ve takdîrimizi kazanmışlardır. Peki ne oldu da benzer bir gizem ve akıl oyunu vâdeden bu yapım

#Alive (2020) [İnceleme]

Resim
  Ölmek ya da ölmemek; işte bütün mesele bu! 90'lı yılların ikinci yarısından îtibaren yükselmeye başlayan ve 2000'ler ile neredeyse bir ekol hâline gelen G. Kore sineması şahsî kanaatime göre 2010 yılından sonra ise bâzı döngülerle vazîyeti idâre etti, hatta kimi zaman bu bir furya hâlini aldı. Korku türünde de ibre zombilerden ya da zombileşmiş yaratıklardan yana döndü, diyebiliriz pekâlâ. 2010 yılında, KinoMangosteen namlı yönetmen dörtlüsünün çekip "Kore'nin ilk zombi filmi" (Aslında 1981 târihli "Goeshi" varmış.) diye servis ettiği "The Neighbor Zombie"den bu yana değin virüs-zombi temalı hatırı sayılır eser verdi Güney Kore. Bu anlamda Hollywood'a rakip olabilecek içerikte ve sayıda ürün veren en popüler Uzakdoğu ülkesi oldukları söylenebilir. 2012 târihli, Kim Jee-woon imzâlı "Doomsday Book" bölümü "Heaven's Creation"dan sonra yine aynı yıl "Deranged" girdi vizyona. 2013'te Flu , 2014'te ise

The Neighbor Zombie (2010) [İnceleme]

Resim
 Sevgili zombiler, Güney Kore topraklarına hoş geldiniz. Evet, filmin böyle bir iddiâsı var: Kore'nin ilk zombi filmi. * Ben ki sekiz yüzden fazla G. Kore yapımı seyretmiş biriyim, doğrusu bu iddiâyı çürütecek bilgiye sâhip değilim. Öyle diyorlarsa, öyledir. Ne diyeyim; "Öyle." diyelim bâri biz de. KONU   Test sürecindeki AIDS aşısı sebebiyle insanlar farklı bir virüsün pençesinde kıvranırlar ve birer zombiye dönüşürler. 2010 yılında dünyâyı kasıp kavuran bu zombi salgınından G. Kore de hissesini alır. Hükümet sıkıyönetim îlân edip görüldükleri yerde itlâf edilmeleri tâlîmâtını verir. Âile üyeleri, sevdikleri hastalık kapan siviller de onları tedâvi umuduyla saklamaya çalışırlar. TANITMA FİLMİ Oldum olası zombi filmi çekmeye cüret edenlere şaşmışımdır. (Bir o kadar da imrenme hakkım mahfuzdur yalnız.) Yâhu mâdem fantastik âleme daldın şöyle alfa birâderlerin hırlaştığı kurtadam sahneleriyle veyâhut ölümsüz olduğu kadar karizmatik (Bitmek tükenmek bilmiyor bâbında...) vam

Saturday Fiction (2019)

Resim
"Başka bir cumartesi" (Mümkün mü?) Dünyâ prömiyerini geçtiğimiz eylül ayında, Venedik'te yapan ve Altın Aslan için yarışan film, ardından Toronto ve Zürih'i dolaşıp 18. Filmekimi programıyla İstanbul'u teşrif etti. daha önce de Berlin, Cannes, Venedik gibi prestijli festivallerde boy gösteren ve yarışmaya dâhil edilen Lou Ye'nin on birinci uzun metrajı olan "Saturday Fiction" bizi 1940'lı yılların Şangay'ına götürüp sahne oyuncuları ve küresel aktörlerin piyonları arasında süregiden bir dizi kurmaca hikâye arasında âdeta başımızı döndürüyor. TANITMA FİLMİ ( MUBI ) Hikâyesi, Hong Ying'in "Death in Shanghai" ve Yokomitsu Riichi'nin "Shanghai (1931)" romanlarına dayanan filmin senaryosu, daha önce yine Ye Lou'nun yönettiği "Summer Palace (2006)" ve "The Shadow Play (2018)"in de senaristi olan Yingli Ma'nın elinden çıkma. Görüntü yönetmeni de Spring Fever (2009), Mystery (2012)